Kışın doya doya su için

Çoğu kişi yazın bol bol su içmesi gerektiğini, kış aylarındaysa buna pek ihtiyacı olmadığını düşünür. Sanılanın aksine, vücut için yaz-kış hiç fark etmiyor, her mevsim suya aynı oranda ihtiyaç duyuyor. Su içmek soğuktan kuruyan cildi rahatlatıp nemlendiriyor; kışın daha da zorlaşabilen kilo kontrolüne de destek oluyor. Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı  Ece Köprülü, kışın su içmenin gerekliliklerini anlattı.

En son ne zaman kana kana su içtiniz? Bu sorunun cevabı herkes için farklıdır elbet ama “kana kana su içmek” denilince birçok kişinin aklına gelen görüntü yaz aylarına aittir muhtemelen. Yazları, diğer tüm mevsimlere oranla vücut daha çok terlediği için su tüketiminin arttığı bir gerçek. Peki size vücut için yazın ya da kışın hiç fark etmediğini, her mevsim suya aynı oranda ihtiyaç duyduğunu söylesek?

Kışın su tüketmenin gerekliliğine gelmeden önce suyun vücut için önemine bir bakalım. Su, vücudun tüm fonksiyonları için esansiyel. Tüketimi sıradan gibi görünse de su içmek yaşamımız ve sağlığımız için hayati bir öneme sahip. Vücudun yüzde 60’ının su olduğunu da göz önüne alırsak, su gerçekten tüketilmesi gereken, elzem bir içecek; vücudun bütün sistemleri suya bağlı. Öncelikle, besinlerin sindirimini, emilimini ve hücrelere taşınmasını sağlayan tek sıvı. Bu yüzden genel anlamda sindirim ve boşaltım sisteminin çalışmasında etkili. Bununla beraber kulak, burun ve boğaza nemli bir ortam sunduğu için, her gün düzenli tüketilen su, bağışıklık sisteminin de kuvvetlenmesine ve böylece hastalıklardan korunmaya yardımcı oluyor. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarında, gribal enfeksiyonlarda ve idrar yolu enfeksiyonlarında önleyici etki gösteriyor. Bir nevi doğal ilaç da diyebiliriz su için. Yeterli miktarda su içilmediğinde özellikle karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulmalar görülebiliyor; bu da uzun vadede bizi ciddi hastalıklarla baş etmek zorunda bırakabiliyor.

Bunlarla birlikte, özellikle mevsim geçiş dönemlerinde vücut daha yorgun düşüyor ve bağışıklık daha kolay zayıflıyor. Bunu engellemek ve günlük enerjinizi yüksek tutmak için mutlaka su tüketmeniz gerekiyor.

Kışın da yaz ayları kadar su tüketin

Yazları, özellikle sıcak geçen, kavurucu bir yazda su içmemek ne mümkün? “Su içmek hiç aklıma gelmez” diyenler bile suya koşar böyle dönemlerde. Fazla terlemediğimiz kış aylarındaysa su içmek çoğu zaman aklımıza gelmez. Ancak vücut için yaz-kış hiç fark etmiyor, suya aynı oranda ihtiyaç duyuyor. Peki, su tüketimi miktarı nasıl ayarlanmalı? Çok fazla hareket edip terlemediğimiz, normal bir günde, kişinin minimum 8-10 bardak kadar su tüketmesi gerekiyor. Bu oran aslında kişiden kişiye değişiyor; mesela 30 yaşında, 160 cm boyunda ve 50 kilogram ağırlığında olan bir kadın günde 8 bardak su tüketmeliyken; 40 yaşında, 190 cm boyunda ve 90 kilogram ağırlığında bir erkeğin günde 12 bardak su tüketmesi tavsiye ediliyor. Ortalama olarak baktığımızda günde 2-3 litre kadar su tüketmek bireylerin genel sağlığı için elzem. Ancak, unutulmamalıdır ki günde 5 litreden fazla su tüketmek ve buna uygun oranda idrara çıkmamak son derece tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor.

Kışın daha da ışıltılı bir cilt için…

Birçok cilt tipi için kuruluk önemli bir sorun. Hele ki kış aylarında... Birçok cilt uzmanı, cilt bakımında ilk sırayı nemlendirmeye veriyor. Kış aylarında havaların soğumasıyla beraber iç mekânlarda hava klima veya diğer ısıtıcılarla daha sıcak hale geldiği için vücut ısısında çok fazla değişimler oluyor. Soğuk havadan aniden sıcağa girince cilt nemini kaybedip kurumaya ve hatta aşırı kuruma sonucu çatlamaya başlıyor. Bu sebeple yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da su tüketimini devam ettirmek, cildine özen gösterenlerin unutmaması gereken bir nokta. Ya gittiğimiz mekânda su almalı ya da yanımızda mutlaka bir şişe su taşımalıyız.

Yeterli miktarda su içmeyen kişilerde cildin nem dengesinin bozulduğu, daha çabuk kırıştığı, bunun da kişinin daha yaşlı görünmesine sebep olduğu çeşitli deneylerle kanıtlanmış bir gerçek. Yani su içmek, cilt güzelliği için de vazgeçilmez. Yaşlandıkça ve dış etmenlerle karşılaştıkça cilt zamanla yıpranmaya uğruyor, esnekliğini kaybedip inceliyor; bu da gayet normal bir süreç. Ancak cildi kozmetik malzemelerle korumadan önce onu daha sağlıklı hale getirmek için su tüketimine önem vermek gerekiyor. Sağlıksız görünen bir cilt, nemini kaybetmiş ve matlaşmış bir cilttir. Böyle olan cilt kesinlikle daha çabuk kırışır ve daha yaşlı durur. Bu nedenle tek başına kozmetik malzemelere güvenip, cildimizi tonlarca kimyasala maruz bırakmak yerine, önce günlük su tüketimimizi düzenlemeye özen göstermek çok daha sağlıklı bir yol.

Su içmek, kilo kontrolüne destek olur mu?

Su, neredeyse her derde deva. Cildi gençleştirip güzelleştirmesinin yanı sıra kilo dengesinin sağlanmasında da önemli bir destek. Su, içildiğinde doygunluk hissi yarattığı için kilo verme ve koruma programlarında etkili, kalorisiz bir içecek. Sabah uyanır uyanmaz, aç karnına içilen bir bardak su da gece boyunca uyuyan metabolizmayı uyandırıyor ve gece boyunca aktif olmayan bağırsakları da çalıştırarak temizlemeyi sağlıyor. Öğünlerden 30 dakika önce içilen bir-iki bardak su, tokluk hissi verdiği için yemekte daha az yememize yardımcı oluyor. Öğün aralarında da su içmediğiniz zamanlarda kendinizi acıkmış hissedebilirsiniz; buna “duygusal açlık” denir. Bu hissiyatla kendinizi bir şeyler atıştırmaya yönlendirebilirsiniz. Ancak bunun yerine büyük bir bardak su içerseniz aslında midenizin dolu olduğunu ve sadece vücudunuzun susadığını anlarsınız. Metabolizmanın çalışmasında da etkili olan bu saf içecek, dolayısıyla sindirim sisteminin de çalışmasını sağlıyor. Bunu yaparak bağırsakların da düzenli çalışmasına destek oluyor; böylece olası bir kabızlığı da önlüyor. Vücutta sindirim sırasında yaşanan oksidasyon ile çeşitli toksik ve asidik atıklar oluşur. Özellikle böbreklerde biriken bu zararlı atıklar da vücuttan su sayesinde atılmış oluyor.

Tüm bunların yanı sıra su, vücut ısısını dengelemede kritik bir rol oynuyor. Kışın, soğuk havalarda vücut ısı kaybını engellemek için damarların çapını daraltıyor. Bunun sonucunda da derin dokulardan deri yüzeyine olan kan akışı azalıyor; dolayısıyla vücut daha çok üşüyor. Yeterli miktarda su içmediğimizde kan dolaşımını daha da yavaşlatmış oluyoruz, bu sebeple de az miktarda içilen su vücut ısısını düşürüyor. Isı kaybının önüne geçmek adına vücudumuz için gerekli su miktarını tüketmemiz büyük önem taşıyor.

Su içmeyi  sevmeyenlere tavsiye…

Su tüketmeyi sevmeyen kişiler, suyun bulunduğu sürahiye limon, tarçın, nane yaprağı, elma, greyfurt gibi taze meyve ve sebzeleri koyarak su içimini daha keyifli hale getirebilirler. Bunlar özellikle göz önünde olduğunda renkleri itibarıyla daha dikkat çekici oldukları için de kişinin dikkatini daha çok çekerek onu daha çok su içmeye teşvik edecektir.

Su yerine çay-kahve içsem?

Kimileri için herhangi bir sıvı tüketimiyle, su tüketimi eşdeğer. Susayınca çay, kahve, kola gibi içeceklere yöneliyor birçoğumuz. Oysa çay, kahve gibi içecekler vücudun su ihtiyacını karşılamaz. Ancak günlük sıvı ihtiyacını giderirler. Bu konuyu biraz daha ayrıntılı anlatmak gerekirse; su, başlı başına doğal mineralleri içeren bir içecek. Kalori değeri sıfır ve vücudun pH (asit-baz dengesi) değerine en yakın olan içecek. Vücudun ortalama yüzde 60’ının su olduğunu da düşünürsek bütün sistemlerinin suya bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzden çay, kahve gibi daha asidik olan içecekler vücuda aynı etkiyi sağlamıyor. Kişinin günlük alması gereken su miktarı ile sıvı miktarı birbirinden farklı. Sıvı miktarı diye bahsedilen, gün içinde çay, kahve, çorba, sebze ve salatalardan alınan sudur. Su miktarı ise saf olarak içilen sudan alınandır. Özellikle kahve ve çay veya tuz içeriği yüksek olan çorbaları tükettiğimizde ise vücut sıvı ihtiyacını karşılarken aslında var olan suyu da tutmuş oluyor. Çünkü bunları tüketirken yeterli miktarda su içmediğimiz için içlerindeki tuzu veya asidik atık maddeleri atmak için vücutta yeterli miktarda su bulunmuyor. Bu sebeple de vücudun daha çok şişmesiyle ödem oluşumu gerçekleşiyor. Bu sebeplerle çay, kahve gibi içecekleri hiçbir zaman su yerine koymamak, bunları tükettiğimiz miktar kadar suyu da beraberinde içmek gerekiyor.