ANNE KARNINDAN YAŞLILIĞA YAŞAM BOYU SAĞLIK KAYNAĞI: SÜT

SÜT ÜZERİNE YAPILAN ARAŞTIRMALAR, BU DEĞERLİ BESİN KAYNAĞININ SAĞLIĞIMIZA OLAN KATKILARINI ORTAYA ÇIKARMAYA DEVAM EDİYOR. GELİŞİM VE BÜYÜME KAYNAĞI OLMASININ YANINDA HASTALIKLARDAN KORUYUCU ETKİSİ İLE DE ZENGİN BİR BESİN OLAN SÜTÜN, SAĞLIKLI YAŞAMIN YAPITAŞLARINDAN BİRİ OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİZ...

Süt beslenmemiz için neden bu kadar önemli?

Belki de bu soru ile söze başlamak en doğrusu… Şu bir gerçek ki, bebeğin anne karnında yaşama başladığı ilk günden itibaren canlılar için gerekli olan tüm besin öğelerini  alması gerekir. Hücrelerin büyüyüp dokuları, dokuların da organları oluşturabilmesi için öncelikle proteinlere ihtiyacımız vardır. Proteinler, büyüme için elzemdir. Vücudun tüm hücrelerinin büyük bir bölümü proteinlerden yapılmıştır ve bu hücreler sürekli olarak değişip yenilenir. Vücut proteinlerinin oluşumu için kaynak, yiyeceklerin içinde bulunan proteinlerdir. Süt proteini de iyi kalite bir proteindir. Süt proteinleri yüzde 78-80 oranında vücut proteinine dönüşebilir ve sindirilme oranı yüzde 90’ın üzerindedir. Proteinler hücre büyümesinin yanı sıra vücudumuzdaki tüm metabolik olayların oluşabilmesi için gerekli hormon, enzim gibi faktörlerin de yapıtaşıdır.  Beyin gelişimi de döllenmeden kısa süre sonra başlar, özellikle gebeliğin son üç ayı ve hayatın ilk iki yılında hızlı bir gelişim gösterir ve adölesan çağı boyunca da devam eder. Beyin gelişimini etkileyen besin öğelerinin başlıcaları; proteinler,  esansiyel yağ asitleri, iyot, çinko gibi mineraller, B2,  B6,  B12,  folik asit,  E ve A vitaminleridir. Süt içerdiği çinko, iyot, B grubu vitaminler (B2, B6, B12) ve esansiyel yağ asitleri (araşidonik asit, linoleik asit) içeriği ile beyin gelişimine katkı sağlar.

Süt hastalıklardan korur

Bağışıklık (immün) sistemi, insan vücuduna zararlı olan yabancı maddelere karşı vücudu koruyan ve timüs, dalak, lenf düğümleri ve özel bağışıklık hücrelerinden oluşan bir yapıdır. Vücuda patojen (zararlı) etmenlerin girmesi ile birlikte, bağışıklık sistemi vücudu korumak için harekete geçer ve patojenlere karşı “immün yanıt” oluşturur. Bağışıklık sistemimiz öncelikle bu organizmaların vücuda girmelerini engeller veya vücuda girdikleri yerde yutar, yayılmalarını engeller ya da geciktirir. Bağışıklığın yüksek olması bulaşıcı hastalıklara yakalanma olasılığını azaltır, ayrıca kanser hücrelerinin yok edilmesini en yüksek seviyeye çıkarır. Bağışıklık sisteminin işlevlerini etkileyen en önemli besin öğeleri vitaminlerdir. Vitaminler bağışıklık sisteminin işlevlerinin devamlılığını sağlar. Bu vitaminler; A vitamini, B2, B6, B12’dir. Bunun yanı sıra çinko isimli besin öğesi de bütün organizmalar için gerekli olan bir eser elementtir.

Süt, bağışıklıkta görevli olan tüm bu vitaminler ve çinko için iyi bir besin kaynağıdır. Günde iki bardak süt ile (200 ml) bir çocuğun günlük A vitamini ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’si, B2 vitamininin yüzde 88’i, B6 vitamininin yüzde 26’sı,  B12 vitamininin yüzde 60’ı ve çinkonun yüzde 24’ü karşılanarak bağışıklık sisteminin görevlerini gerçekleştirmesi sağlanmış olur. Savunma sisteminde görev alan antikorların (koruyucu hücreler) yapısı proteinlerdir. Proteinlerin yapısını oluşturan aminoasitler süt ve süt ürünlerinde önemli miktarlarda bulunmaktadır. Vücutta yapılamayan bazı amino asitler sütte dengeli bulunmaktadır. Süt, bu amino asit içeriği ile toksinleri vücuttan uzaklaştırarak bağışıklık sistemini destekler. Özellikle lizin ve arginin adı verilen amino asitler bağışıklık sistemini koruyucu özelliği en fazla olan amino asitlerdir. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi için de sütün bileşenleri gereklidir.  Süt proteinleri ayrıca eskiyen dokuları onararak da bağışıklıkta etkilidir.

Osteoporoz ve tansiyon ile süt arasındaki ilişki

Son yıllarda büyüme ve gelişmenin dışında başta osteoporoz olmak üzere, obezite, kalp hastalıkları, hipertansiyon, kanser gibi bazı kronik hastalıkların önlenmesi için de sütün gerekli bir besin olduğu belirtilmektedir. Kalsiyum ve  fosfor tüketiminin özellikle de çocukluk ve adölesan dönemde yetersiz olması  osteoporoz için risk faktörüdür. Osteoporozdan korunmak için kalsiyum kaynağı olan süt tüketimi önemlidir. Beslenmede yapılan değişikliklerin hipertansiyonu olumlu yönde etkilediği, ayrıca önleyebildiği ve tedavide de katkısının olabileceği görülmüştür.  “Hipertansiyonu Durdurmak Üzere Besinsel Yaklaşımlar (DASH)” çalışmasında, meyve ve sebzeden zengin, yağsız ve az yağlı süt ürünleri içeren, yağdan ve kolesterolden yoksun, proteinin hafif artırıldığı bir diyetle, erişkinlerde kan basıncının 5.5/3.0 mmHg düşürüldüğü görülmüştür.

Kalsiyumun en iyi kaynağı süttür

Kemiklerin sertliğini sağlayan minerallerin başında kalsiyum ve fosfor gelmektedir. Vücuttaki kalsiyumun yüzde 99’u kemiklerde bulunur. Kalsiyum vücutta en çok bulunan ve insan vücudu için en önemli olan minerallerden biridir. Kalsiyumun, organizmada hücre zarının geçirgenliği, sinirler arası  iletim, kas kasılması, döllenme, kalp atımının denetimi ve kan pıhtılaşması gibi son derece önemli görevleri vardır. Anne karnındaki dönemden ergenliğin sonuna kadar olan sürede iskelet sistemimizin temeli olan kalsiyum için en iyi besinsel kaynak süttür. Süt kalsiyumu menopoz ve yaşlılıkta kemik kırılmalarını engellemek için de elzem bir mineraldir.

Sağlıklı olan ambalajlı süt içmektir

Süt, yeterli ve dengeli beslenebilmek için gerekli, tanımlanmış 40’tan fazla besin öğesinin tamamına yakınını bileşiminde bulunduran bir besin olması nedeniyle tüketilmelidir. Ancak, tüketilecek olan sütün güvenli ve sağlıklı olan ambalajlı süt olmasına dikkat edilmelidir. Açık süt tüketiminin sağlığa zararlı birçok bakterinin vücuda girmesine neden olabileceği unutulmamalıdır.

Süt zayıflamaya yardımcı olur

Obezitenin her geçen gün artmaya devam ettiği dünyada, yapılan araştırmalarda bazı besin öğelerinin vücutta yağlanmayı azaltarak vücut ağırlığı kontrolünü sağlamaya yardımcı oldukları belirlenmiştir. Bu besin öğelerinden birisi  sütte bulunan kalsiyumdur.  Kalsiyum, yağ asitleri ile sabun oluşturarak, yağların  emilimini azaltmakta, ayrıca safra asitlerini bağlayarak da sindirilen  yağ miktarını azaltıp zayıflamaya yardımcı olabilmektedir.  Yüksek protein içerikli diyetler tokluk sağlamaktadır. Protein oranının orta düzeyde artırılması ile metabolizma hızlanır ve kas kütlesi korunur. Konjuge linoeik asit adı verilen bir yağ asidi başta süt ürünleri olmak üzere besinlerde doğal olarak bulunmaktadır. Günlük konjuge linoleik asit ihtiyacımızın % 60’ı süt ürünlerinden,  % 37’si et ürünlerinden sağlanmaktadır. Süt, içerdiği protein ve konjuge linoleik asit ile obeziteden korunmada etkilidir.

Süt, çocukların zihinsel ve bedensel gelişimini destekler

Besinlerdeki protein bilişsel performans üzerine etkilidir. Proteinlerin en küçük yapıtaşı olan amino asitlerden dopamin ve norepinefrin adı verilen, sinir iletimini sağlayan maddelerin sentezi de artırılarak dikkatin yoğunlaşması ve yorgunluk şikâyetlerinin azalması sağlanmaktadır. Süt zengin protein içeriğinin yanı sıra içerdiği tirozin adlı amino asit sayesinde, dikkati ve bilişsel performansı olumlu yönde etkilemektedir. Ayrıca süt, laktoz içeriği ile kan şekerini yavaş yükselterek uzun süre dengede tutmaktadır. Kahvaltıda tüketilecek bir bardak süt, çocukların dikkatlerini toplayarak okul başarılarını artırmalarına yardımcı olabilir. Sütün beden gelişimi üzerinde de önemli bir etkisi vardır. Erişkin yaşamdaki kemik sağlığı büyük oranda çocukluk ve ergenlik döneminde ulaşılan maksimum kemik kitlesine bağlıdır. Maksimum kemik kitlesi “pik kemik kitlesi” olarak da isimlendirilir. İnsanlarda pik kemik kitlesi 30 yaşından önce tamamlanmakta ve oluşan bu “kemik bankası” daha sonraki yaşam için kaynak görevi görmektedir. Çocukların büyüme ve gelişme döneminde olmaları  nedeniyle artan besin gereksinimlerinin önemli bir bölümü sütle  karşılanabilmektedir. Özellikle 5-12 ve 13-17 yaşları arasında tüketilen süt miktarı ile boy uzunluğu arasında pozitif ilişki bulunmaktadır.  

Çocuklarda ve yetişkinlerde günlük süt tüketimi

Yaşa, cinsiyete ve fizyolojik duruma göre günlük tüketilmesi gereken süt miktarı değişmektedir. Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi’ne göre yetişkin bireyler için günde 2 porsiyon (1 porsiyon 200 ml); çocuklar, adölesan dönemi gençler, gebe, emzikli ve menopoz sonrası kadınlar için günde 3-4 porsiyon süt tüketimi önerilmektedir.