TIP DÜNYASININ ÖNEMLİ DÖNÜM NOKTALARINDAN BİRİ DE ANTİBİYOTİĞİN KEŞFİ. SON DERECE ÖNEMLİ BİR BULUŞ OLAN ANTİBİYOTİKLER, GEREKSİZ KULLANILDIĞINDA İSE HEM YETİŞKİNLERİN HEM DE ÇOCUKLARIN SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR.
“Doktor antibiyotik reçete etmediği için bir haftadır iyileşemedim”. Bu sözü hiç söylediniz mi, ya da duydunuz mu? Türkiye’de hastalar doktora ne yazık ki antibiyotik beklentisiyle gidiyor. Bunu biz değil, araştırmalar söylüyor. Gereksiz hallerde kullanılan antibiyotikler ise mikropları daha dirençli hale getirerek yeni ve güçlü (mevcut antibiyotiklere karşı dirençli) mikropların, bir diğer adıyla “süper mikroplar”ın oluşmasına neden oluyor. Bu durum hem yetişkinlerde hem de çocuklarda geçerli… Biz bu sayımızda, değerli iki uzmandan antibiyotik kullanımıyla ilgili bilgiler aldık. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi ve Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK ) Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Halis Akalın’dan yetişkinlerde antibiyotik kullanımı, Şişli Florence Nightingale Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları’ndan Yrd. Doç. Dr. Banu Yazıcı’dan ise çocuklarda antibiyotik kullanımı konusunu dinledik. Sözü önce Akalın’a verelim…
Yeni bir tanım var: “Süper mikroplar”. Bu ne anlama geliyor? Daha önce olmayan mikropları mı kast ediyorlar?
1940 yılında penisilinin ilk kullanımından yaklaşık dört yıl sonra penisiline karşı direnç gelişti. Bakteriler bir antibiyotiğe karşı birçok mekanizmayı kullanarak direnç geliştirebiliyor. Bakterilerden bazıları elimizde bulunan ve tedavi için kullanabileceğimiz antibiyotiklerden sadece biri hariç diğerlerine direnç kazanmış, bazıları ise tümüne dirençli hale gelmiş durumda. Bu tür bakterilerin yol açtığı enfeksiyonların tedavisi de oldukça zor. Bunlara “süper mikroplar” adı veriliyor.
Grip, soğuk algınlığı (nezle), bronşit gibi hastalıkların tedavisinde uzun yıllar antibiyotikler reçete edildi. Üşüttüğünde yıllar boyunca antibiyotik kullanan insanların süper mikroplara karşı daha dirençsiz olduğunu söyleyebilir miyiz?
1940-1980 yılları arasında birçok yeni antibiyotik tedavi alanına girdi. Bununla birlikte antibiyotiklerin gerekmediği haldeki enfeksiyonlarda da kullanımının devam ettiğini gördük. Bunlara en güzel örneklerden biri “tonsillofarenjit” adını verdiğimiz, ateş ve boğaz ağrısı ile seyreden durumdur. Bu vakaların yüzde 70-80’inin nedeni virüslerdir ve antibiyotik tedavisine gerek yoktur. Antibiyotikler virüslere etkisizdir. Günümüzde kullanılan antibiyotiklerin yarısının gereksiz kullanıldığını yapılan birçok çalışma ortaya koymuştur. Sık antibiyotik kullanan kişilerde, bir enfeksiyon geliştiği zaman, daha dirençli bakterilerle karşılaşma riski artıyor. Bu dirençli bakteriler başkalarına da geçebileceği için toplumu tehdit ediyor.
Ülkemizde sık antibiyotik kullanıldığını düşünüyor musunuz?
Ülkemizde antibiyotikler en çok kullanılan ilaçlardan biri. Avrupa ülkelerine göre daha çok antibiyotik kullanıyoruz ve ülkemizdeki antibiyotik direnç oranı da yine birçok Avrupa ülkesinden yüksek. Ülkemizde antibiyotiklerin sık kullanılmasının üç temel nedeni var. Bunlar; hekimlerin gereksiz endikasyonlarda antibiyotik reçete etmesi, eczanelerden reçetesiz antibiyotik satışı yapılması ve halkımızın hekime ilaç beklentisiyle gitmesidir. Ülkemizde ilaç beklentisi içinde hekime gitme oranları Avrupa ülkelerindekinden çok yüksek ve bu beklenti toplumun bir parçası olan hekimleri de etkiliyor. Bu nedenle ülkemizde toplumun antibiyotik kullanımı konusunda bilinçli olması son derece önemli…
Çocuklarda antibiyotiğin akılcı kullanımı
HEPİMİZ SAĞLIĞIMIZI ÖNEMSERİZ AMA ÇOCUKLARIMIZIN SAĞLIĞINI ÇOK DAHA FAZLA ÖNEMSERİZ. ÇOCUKLARDA ANTİBİYOTİK KULLANIMI SON DERECE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BİR KONU. ŞİŞLİ FLORENCE NİGHTİNGALE HASTANESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI’NDAN YRD. DOÇ. DR. BANU YAZICI’YA BU KONUDA MERAK ETTİKLERİMİZİ SORDUK.
Hekimler çocuklara ne zaman antibiyotik reçete eder?
Genellikle antibiyotik kullanımının en sık nedeni ateş, burun akıntısı ve öksürüğün eşlik ettiği üst solunum yolu hastalıklarıdır. Ancak bilmeliyiz ki üst solunum yolu hastalıklarının yüzde 90’ına virüsler neden olmaktadır ve viral infeksiyonlarda grip veya soğuk algınlığı gibi hastalık durumlarında antibiyotik kullanılmaz. Destek tedavi (bol sıvı alımı, istirahat, doğal yollardan C vitamini alınması, ateş düşürücü veya ağrı kesicilerle) ile 3-4 gün en fazla 1 hafta-10 gün içerisinde hastalık tedavi edilir. Ancak 10-15 günü geçen sarı-yeşil burun akıntısı, öksürük, ateş bize sinüzit veya bronşit, zatürre gibi üst ve alt solunum yolunun bakteriyel infeksiyonunu düşündürür. Böyle durumlarda etkene yönelik antibiyotiğe hekim tarafından başlanması gerekir. Farklı bir durum olarak da 48-72 saati geçen 39 ve üzeri ateşlerde, yine infeksiyon odağı saptanarak etkene yönelik antibiyotiğe başlanmalıdır. Antibiyotiğe başlamanın bir başka nedeni de özellikle kız çocuklarında çok sık görülen idrar yolu infeksiyonlarıdır, gerek hijyen nedeniyle gerekse altta yatan birçok nedene bağlı olmak üzere antibiyotiğe başlanır. Özellikle biz hekimlerin ‘ampirik tedavi’ dediğimiz en sık etkene yönelik antibiyotiğe başlanır ve idrar kültürü alınır. Sonrasında idrarda üreyen bakteriye göre antibiyotik değişikliğine gidilir. Yine başka bir neden bağırsak infeksiyonu da olabilir, ishal, kanlı ishal gibi… Böyle bir durumda da hekimin muayenesiyle ve çocuğun genel durumu doğrultusunda dışkısı tetkik edilerek antibiyotik verilebilir. Ancak genellikle bağırsak infeksiyonlarında da virüsler ön plandadır, böyle durumlarda da yine antibiyotik başlanmaz, tahlil sonucunda mikroba yönelik davranılır.
Çocukları antibiyotik kullanırken anneler nelere dikkat etmeliler?
Eğer antibiyotik başlanmışsa hekimin öngördüğü antibiyotiğin verilme şeklini, verilme sürelerini ve hangi aralıklarla verileceğini ailenin dikkatli bir şekilde hekime sorarak çocuğa uygulaması gerekir. Çünkü antibiyotikler çocukların kilolarına göre ayarlanır ve antibiyotiğin kanda maksimum etkiye ulaşma dozunu sağlayacak saat aralıklarında verilmesi son derece önemlidir.
Çocuğun genel durumuna bakıp, “İyileşti” diyerek antibiyotiği erken kesmek tehlikeli mi?
Antibiyotiklerin erken kesilmemesi ve en az 1 hafta kullanılması gerekir. Hekim süreyi antibiyotiğin cinsine göre ayarlar. Eğer bunlar aile tarafından yapılmazsa çocuğun veya yetişkin bireyin hem hastalığı tedavi edilmez hem de o antibiyotiğe karşı direnç gelişir. Bu da, aynı mikropla tekrar karşılaşıldığında artık kullanılan antibiyotiğin fayda etmemesine, daha ağır antibiyotikler kullanılmasına neden olur.
“Ben asla antibiyotik kullanmam” demek doğru mu?
Gerekli durumlarda antibiyotik kullanılmazsa hastalık daha ileri boyutlara gidebilir. Örneğin ateşi 72 saatten fazla süren bir çocuk hekime başvurulup odak belirlendiği, hekim antibiyotik başlanmasını öngördüğü halde aile başlamadıysa hastalık zatürreye çevirebilir. Bu da çocuğun durumuna göre hastanede yatarak damar yoluyla tedavi almasına neden olabilir.
Antibiyotiksiz yaşama geçişte belki de bel kemiği olan koruyucu tedavi şekli, aşılardır. Çocuklara yaşlara göre hazırlanmış aşıları yaptırılmalıdır. Çünkü bazı hastalıkların (verem, zatürre, ishal, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, grip gibi) yapılan aşılarla önlenmesi mümkündür. Aşıların hem maliyeti düşüktür hem de hastalığı önleme yetisine sahiptir.