Her anne babanın ideali, çocuklarını kendi ayakları üzerinde durabilen, kendine güvenen bir birey olarak yetiştirmektir. Çocuğun kendi davranışlarının sorumluluğunu alması, yeterince büyüdüğünde bir gün içinde kazanabileceği bir beceri değildir. Sorumluluk bilincinin gelişmesi, yaşamın ilk yıllarından itibaren atılan adımlar ile mümkündür. Liv Hospital Klinik Psikolog İrem Can Esenkaya sorumluluk bilincini kazanan çocuğun ileriki yaşlarda hayatta çok daha başarılı olduğunun altını çiziyor.
Sorumluluk bilincinin en güzel kazanıldığı aileler demokratik bir tutum içerisinde çocuklarını yetiştiren ailelerdir. Kişisel farklılıklar söz konusu olsa da, aile çocuklarını öncelikle çok iyi tanımalıdır. Onun kişisel ilgilerini, algılarını bilir ve onun tercihlerine saygı duyar. Aile çocukla sürekli yapıcı bir iletişim hali içindedir. Çocukla arkadaş gibidir ancak mesafelerin korunabildiği bir arkadaşlık olmalıdır. Anne baba konumunu korur ama çocuk ebeveynleri ile herhangi bir konuyu paylaşmakta bir tıkanma yaşamaz. Bu nedenle aile tutumları sorumluluk bilincinin geliştirilmesi adına çok önemlidir.
Kendisiyle ilgili konuların, eksikliklerinin ya da yeteneklerinin farkında olması gereken kişi öncelikle çocuğun kendisidir. Ona bu fırsatı vermek zorundayız. Zaman zaman yanlışlar yapacak ama bu yanlışlarını görerek gereken dersleri alacaktır. Önemli olan telafisi olmayan hatalar yapmamalarıdır. Bunun için gereken de, çocuğa erken yaşlarda sorumluluk verilmesi ve yapabileceği bütün işlerde ona bu şansın tanınmasıdır.
Çocukların her yaşta kendi yaşlarına uygun sorumlulukları ufak ufak almaları sağlanabilir. Örneğin 1,5 yaş itibarı ile çocuğunuza topladığı oyuncakları oyuncak sepetine kaldırmayı öğretebilirsiniz. Daha sonra çocuğun gelişimine ve anlama seviyesine bağlı olarak üzerinden çıkardığı kıyafetleri kirli sepetine atmayı, parka giderken oyuncaklarından bir iki tanesini kendi taşımayı, yemeği bitince tabağını mutfağa götürmeyi öğretebilirsiniz.
Çocukların ev işlerine ve çevreye olduğu kadar kendi bedenlerine ve hijyenlerine yönelik de sorumluluk kazanmaya ihtiyaçları vardır. Yemeklerden sonra dişinizi beraber fırçalayarak, sabah ve akşam elinizi ve yüzünüzü beraber yıkayarak başlayıp bir süre sonra bu gibi faaliyetleri kendi yapması için de teşvik edebilirsiniz.
Bununla beraber bir de hayattaki yaptıklarımızın sorumluluğu vardır. Fakat ebeveynler, çocuklarının üzülmelerini engellemek için bu doğal süreçleri sekteye uğratırlar ve çocuk yaptığı hareketin sonucunu göremediği için sorumluluk bilinci gelişmez. Mesela kitabını evde unutmuşsa, koşa koşa okula kitabını götürdüğümüz takdirde, o çocuğa akşam “Çantanı dikkatli topla!” demek bir şey ifade etmez çünkü dikkatsiz olursa bedellerini anne, baba ödeyecektir. Çocukların yaptığı iyi ve kötü işlerin ödül ve bedellerini kendilerinin görmelerini sağlamak da sorumluluk bilinci kazandırma yolunda en önemli adımlardan biridir.