Günümüzde insan iletişiminin sadece yüzde 10’u konuşmayla gerçekleşiyor. Geride kalan yüzde 90’lik kısmı resimler ve el-kol hareketleri ile yüz ifadeleri gibi vücut dili karşılıyor. İnsanlar kişiliklerini el yazıları, yürüme şekilleri ve renk tercihleri gibi birçok detayla ortaya koyarken, çocuklarin iç dünyasina açılan kapı da çizdikleri resimler olarak beliriyor.
Çocuklar henüz konuşmaya ve yazı yazmaya başlamadan önce resim çizmeyi en doğal ifade yöntemi olarak öğreniyor. Peki, çizmeyi ilk olarak ne tetikliyor? Psikolog Aslı Dalan, çocukların resimle tanışmasının oyun oynama isteğiyle ve merakla ortaya çıktığını belirtiyor. Ellerine aldıkları kalem ve boyalarla bıraktıkları ‘iz’, onlar için çok farklı bir deneyim olurken, insanların bu izlere gösterdikleri tepki, mutluluk duymalarını sağlıyor. Bu mutluluk, çizme isteğini de teşvik ediyor.
Resimlerle ifade edilenler, yaş grupları arasında belirgin farklılık gösteriyor. Çocuklar 1-4 yaş arasında oyun amaçlı ‘karalama’ yaparken; 4-7 yaş arasında canlandırmak istedikleri nesne veya kavramla ilişki kurmaya başlıyor. 7-9 yaş, gerçekçiliğin ve mekânın öne çıktığı daha belirgin ve ayrıntılı çizimlere tanık olurken; 9-12 yaş arasında kız ve erkek çocukların ayrıntı ve gerçekçilikte farklılaştığı görülüyor. Erkek çocuklar araba, gemi gibi nesneler; kızlar ise bebek ve elbise gibi öğeler çizmeye başlıyor. 12-14 yaş arasına denk gelen ‘doğalcılık döneminde’ ise nesnelerin orantı ve boyutlarına dikkat ediliyor, renk kullanımı gelişiyor.
Resim yaparken çocuğa müdahale edilmemeli
Psikolog Aslı Dalan, resim yapmanın çocukların hayal dünyalarının ve yaratıcılıklarının gelişimine katkıda bulunduğunu, resim yapan bir çocuğun kendisini orada özgür ve sinirsiz hissettiğini belirtiyor. Bu özgürlüğün, anne-baba ve öğretmenler tarafindan çeşitli yönlendirmelerle kesinlikle çocukların elinden alınmaması gerekiyor. Hatta tamamlanan resim hakkında çocuklarla konuşulması; resimde ne yaptıkları, neyi anlattıkları hakkında onlara sorular sorulması ve çocukların motive edilmesi gerekiyor.
Resim yapmak aynı zamanda çocukların kalem tutma, çizim yapma gibi ince motor becerisi gerektiren yeteneklerinin gelişmesini hızlandırmakta da rol oynuyor. Dalan, resim yapmanın çocukların sözler ve davranışlarla ifade edemedikleri birçok şeyi dışa vurmalarını sağlayan ‘araç’ olduğunu belirtiyor.
Bilinç dışındaki korkuları, özlemleri, istekleri, hayalleri, endişeleri, merakları vb. birçok duyguyu ve düşünceyi dışarı vuran resimler, bazen birtakim sembollerle bazen de çizgilerle çocukların iç dünyasındaki gizli ‘bilgilerin’ deşifresi anlamına da geliyor. Resim yapmanın çocuğun içselliğini simgelerle gerçek dünyaya kopyalama süreci olduğunu ifade eden Dalan, özellikle içsel sıkıntı ve sorunlarını sözlü olarak ifade edemeyen çocukların, resim aracılığıyla ‘yansıtma özelliği taşıyan’ yöntemlere başvurduğunu ifade ediyor.
Çocuklar dijitalden uzak durmalı
Bilim insanları, algı yeteneğini önemli derecede geliştiren resim çizme alışkanlığının, tamamen dijitale yönelmeden uygulanması gerektiğini düşünüyor. İsviçre uygulamalı bilimler ve sanatlar üniversitesi’nde görsel eğitim uzmanı olan Luigi Moro, görsel eğitimin çocukların zekâ ve sezgi yeteneklerini geliştirdiğini, estetik anlayışlarını ve zevklerini de keskinleştirdiğini belirtiyor. Moro’ya göre sanatın elle yapılması, dokunmatik ekranda parmak hareketleriyle yapılmasından çok daha önemli. Moro, “bir çocuk elleriyle güzel bir şey yaratmaya çalıştığı zaman, bundan mutluluk duyuyor. Bu yüzden, öğrencilere gereken materyalleri vermeli ve eğitimleri için gerekli şartları oluşturmalıyız ” ifadesini kullanıyor. Moro’nun meslektaşı Dante Laurenti, yeni nesil mobil cihazların çocukların eğitiminde çok dikkat edilmesi gereken birer unsur olduğunu belirtiyor. Laurenti, “10 yıl önce bir sınıf dolusu çocuğa temiz bir çizim yaptırmayı öğretmek bir ay sürerdi. Şimdi bu süre 6 ay,” diyor. Kısacası, henüz konuşmaya bile başlamadan akıllı telefon kullanmayı öğrenmek, doğrudan zekânin geliştiğine dair bir işaret vermiyor. Laurenti, yeni nesil çocukların ‘ellerini kullanma yeteneklerini’ kesinlikle kaybetmemesi gerektiği’ tavsiyesinde bulunuyor.
Resimleri deşifre etme yöntemleri
Çizdikleri resimler, çocukların neleri sevip sevmediğini, rüyalarını, korkularını ve kafalarında sakladıkları daha birçok düşünceyi dışarı vuruyor. Psikolojik araştırmalar, resimler aracılığıyla çocukların düşünce, duygu, hayal gücü ve iradelerine ait özelliklerin ortaya çıktığını ve resimlerin çocukların aklına açılan bir çeşit kod ya da ‘pencere’ olduğunu gösterdi. Çocuk psikolojisini inceleyen bilim insanları, bu çabayı Sigmund Freud’un Michelangelo tarafından yapılan musa heykelini anlamaya çalışmasına benzetiyor. Freud, heykele ait çok titiz ölçümler yapmış, çizimler hazırlamış ve sanatçının eserini ortaya neden koymuş olabileceğine dair 20 sayfalık bir rapor hazırlamıştı. Anne-babaların şüphesiz Freud kadar bol vakti bulunmuyor. Ancak psikologlar tarafından önerilen kolay yöntemler, resimlerin sakladığı kodları anlamakta yardımcı olabilir. İlk olarak, anne-babalar çocuklarının çizimlerini anlamak için içgüdülerine ve hislerine güvenmek zorunda.
Deşifrede dikkat edilmesi gereken hususlar
Renklerin yanı sıra, en meşgul anne-babaların bile resimleri değerlendirirken göz önünde bulunduracaği birkaç önemli husus söz konusu. Psikolog Dalan, çocukların yetişkinler tarafindan ‘anlaşilabilen’ ilk figürlerinin genelde insan çizimleri olduğuna dikkat çekiyor. Çizilen o insan figürlerinde çocuklar etraflarindaki bireyleri nasıl algılıyorsa, resme de öyle yansıtıyorlar. Çocuklar ailelerini resmetmeyi, duygu ve düşüncelerini orada çizim ve renklerle ayrıntıya dökmeyi seviyor ve aslında bu yolla belki günlük hayatta dile getirmedikleri, getiremedikleri birçok şeyi sembollerle ifade etme imkâni buluyor. Dalan, çocukların çizdiği resimlerin bu sebeple taşıdığı önemin asla küçümsenmemesi gerektiğini belirtiyor.
Çocukların psikolojik açıdan değerlendirilmesinde; klinik gözlemler, aileden alınan bilgiler, yapılan testler ve projektif, yani yansıtma özelliği bulunan yöntemler oldukça önemli bir yer tutuyor. Bu yorumlamaların ve gözlemlerin, muhakkak bir uzman tarafından yapılması gerekiyor. Çocuğun çizdiği resimde değerlendirmeye alınan kriterler ise şu şekilde beliriyor.
- Çizim sırası (önce kim veya hangi nesne çizilmiş?),
- Bireylerin organları (kulak, ağız, burun, göz, vb.),
- Bireylerin konumları (hangi kişi nereye, hangi uzaklıkta çizilmiş?),
- Nesneler (hangi eşyalar, nasıl bir ev çizilmiş?),
- Renkler,
- Orantılar,
- Kâğıdın kullanım alanı (kâğıdın ne kadarı ve hangi alanı kullanılmış, ne kadarı boş bırakılmış?)
- Çizgiler (çocuğun çizgilerinin yapısı),
- Çocuğun çizdiği resim hakkındaki kendi yorumu.
Dikkat çekici detaylar
Uzmanlar, anne-babalarin uzman yardımı olmadan da fark edebileceği detayların, çocukları resim aracılığıyla anlamakta büyük önem taşıyabileceğini ifade ediyor. Örneğin, çocuğunuz silahlar, canavarlar, hayaletler gibi korkutucu ve şiddet içeren sahneler resmediyorsa kendi içinde bir sıkıntı yaşıyor olabilir.
Bir önemli detay da resimlerdeki aile vurgusu. Aile üyelerinin yer aldığı resimlerde öne çıkan bir kişi varsa veya birisi çıkarılmışsa bu bir anlam taşıyor olabilir. Ayrıca, çocuğun kendini nasıl çizdiği de büyük önem taşıyor.
Son gözlemi, çocuğunuzdan birisini çizmesini isteyerek yapabilirsiniz. Çizilen kişinin ne kadar küçük veya büyük olduğu, dişleri ve kirpikleri gibi detayların yer alıp almadığı, kıyafetleri ve silah taşıyıp taşımadığı, çocuğunuzun psikolojisi hakkında size birçok bilgi sunacaktır.